Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın Sahil/Habat Seriyyesi için Gönderilmesi

usame ordusuHabat Seriyyesi’ne dair haberler tahlil edildiğinde siyercilerin ve hadîsçilerin şu noktalarda ittifak ettikleri görülür: Seriyyenin komutanı Ebû Ubeyde b. Cerrâh’tır (r.a.). Üç yüz askerle seriyyeye çıkılmıştır. Seriyye, Medine’ye beş günlük mesafede, Kızıldeniz sahilinde bulunan Sîfülbahr; diğer ismiyle ‘Îs denilen yere düzenlenmiştir. Seriyyeye katılanların erzakı tükenince -Câbir b. Abdillah’ın
rivâyetine göre- üç ay[153] selem ağacının kuru yapraklarını yemişler, daha sonra denizden sahile vuran el-Anber denilen bir balina etiyle -Câbir b. Abdillah’ın (r.a.) rivâyetine göre- on beş gün[154] beslenmişlerdir. Bu seriyyede çarpışma olmamıştır.

Habat Seriyyesi konusunda siyer ve hadîs kaynakları arasında dikkat çekenfarklılıklar ise şöyle sıralanabilir:

1- Siyerciler, seriyyecilerin selem ağacının kuru yapraklarını yemelerinden dolayı, onlara “ceyşü’l-habat”; seriyyeye ise “Habat Seriyyesi” ismini vermiştir. Hadîsçiler ise seriyyeyi yapıldığı mekanın ismiyle yani Sifülbahr diye adlandırmıştır.

2- Buhârî, seriyyenin Kureyş ticaret kervanının gözetlenmesi için düzenlendiğini söyler.[155] Siyer kaynakları ise Medine’ye beş günlük mesafede Kızıldeniz sahilinde Kâbeliyye denilen yerde bulunan Cüheyneli bir topluluğa karşı yapıldığını söyler.[156] Müslim, iki türlü rivâyete de yer verir.[157] İbn İshâk’ın Bekkâi rivâyetinde ise seriyyenin nedeni hakkında bir şey söylenmez.[158]

Hadîsçilerin seriyyenin nedeni olarak Kureyş kervanının gözetlenmesini rivâyet etmeleri seriyyenin tarihi ile ilgili tartışmalara sebep olmuştur.

Malumdur ki Buhârî, el-Câmi’u’s-Sahîh’indeki el-Megâzî kısmını tam bir kronolojik esasa göre tertip etmemiştir. Onun, Mekke’nin fethinden sonra on taneden fazla seriyyeyle ilgili haberleri aktardıktan sonra Habat Seriyye’sine yer vermesi, burada kronolojik bir metin sıralaması yapmamış olduğunu açıkça gösterir. Üstelik fetihten sonra Mekke halkı İslâm toplumuna katılmıştır. Böyle bir şehrin ticari faaliyetlerinin kontrol altında tutulmasına gerek olmadığı açıktır. Ayrıca
Buhârî ve Müslim’in rivâyetlerinde seriyyeye tarih verilmez.

Siyerciler, seriyyenin Cüheyneliler’e karşı yapıldığını söyledikleri için seriyyenin tarihini tartışmak aslında yersiz olur. Hadîs kaynaklarının seriyyenin nedeni olarak Kureyş kervanının gözetlenmesini sahîh isnâtlarla rivâyet etmeleri, haliyle bir takım tahlillerin yapılmasını gerekli kılar. Hadîs şârihlerinin yaptıkları tahlilleri ve ulaştıkları sonuçları şöyle sıralamak mümkündür:

1- İbn Hacer’e göre, seriyye muhtemelen iki amaçlıdır: Bunlardan ilki Kureyş kervanını gözetlemek, diğeri ise Cuheyneliler’le savaşmaktır. Müslim’in iki türlü rivâyete yer vermesi buna delildir. Şayet seriyye Kureyş kervanını gözetlemek için düzenlenmişse seriyyenin tarihinin Hudeybiye’den önce olması gerekir. Ama seriyyenin Kureyş kervanını Cüheyneliler’den korumak amacıyla düzenlenmiş olması da muhtemeldir.[159] Seriyyede çarpışmanın olmaması ve diğer bazı karineler bu görüşü destekler. Her ne kadar Hudeybiye Antlaşması’ndan kaynaklanan böyle bir mükellefiyetleri yoksa da Müslümanların Kureyş kervanını korumaları, onların Mekke ile iyi ilişkiler geliştirme iradesi olarak yorumlanabilir.

Ayrıca Müslümanların, Mûte Savaşı’nda ve Ka’b b. Umeyr’in Zâtüatlâh Seriyyesi gibi önemli olaylarda Cüheyneliler’in mensup olduğu Kudâalılar’ın düşmanlıklarına maruz kaldıkları da hatırlanmalıdır.

2- Kastallanî, allame Ebû Zür’a İbnü’l-Irâkî’nin (762-826/1361-1423) Tarhu’t- Tesrîb fî Şerhi’t-Takrîb adlı eserinden naklen, seriyyenin Mekke’nin fethinden önce, Kureyş’in antlaşmayı bozmasından sonra vuku bulduğuna dair bir bilgi verir.[160] Bu haber kabul edildiğinde seriyyenin tarihi ile ilgili tartışmalar son bulur. Muhtemelen en doğru görüş budur. Çünkü Vâkıdî’nin belirttiğine göre
Benî Bekr’in bir kolu olan Benî Nüfase Mekkeliler’den Şabân ayının başında yardım talep edip Müslümanların müttefikleri olan Huzâalılar’a saldırmışlardır.[161]

3- İbn Kayyim’e göre Habat Seriyyesi’nin Recep ayında meydana geldiğini söylemek bir hatadır. Zira Hz. Peygamber’in (a.s.) haram aylarda savaşa çıktığı, baskın yaptığı ve seriyye sevk ettiği bilinmemektedir.[162]

el-Burhân İbrahim el-Lekkânî’ye göre, İbn Kayyim böylece hocası İbn Teymiye’nin, Zahirî mezhebinin ve Atâ’nın görüşünü benimsemiş olmaktadır. Bunlara göre, haram aylarda savaşmak yasaktır ve bu hüküm mensuh değildir. Ekseriyetin görüşü ise buna muhaliftir. Zürkânî’ye göre, -ister İbn Kayyim’in görüşü kabul edilsin, isterse haram aylarda savaşmanın hükmü mensuh olsun veya olmasın seriyye haram aya denk gelmez. Zira seriyye için Receb’in sonunda harekete
geçilmiş ve Şabân ayında Cüheyneliler’in bulunduğu yer olan Kâbeliyye’ye ulaşılmış olabilir.[163] Habat Seriyyesi’nin uzun zaman aldığına dair rivâyetler bu görüşü destekler.[164] Netice itibariyle yapılan tahliller de siyercilerin seriyye için verdikleri tarihi desteklemektedir.


Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.713-716

[152] Vâkıdî, I,6; II,774; İbn Sa’d, II,132; ayrıca bkz. III,411; Belâzürî, Ensâb, I,489.
[153] Taberî, III,275.

[154] Taberî, III,275.
[155] Buhârî, “el-Megâzî”, 64/67,257-259.
[156] Vâkıdî, I,6; II,774; İbn Sa’d, II,132; III,411; Belâzürî, Ensâb, I,489; İbn Seyyidinnâs, II,158; Makrizî (Katar n.), I,354.
[157] Müslim, “es-Sayd ve’z-Zebâih”, 34/1935.
[158] İbn Hişâm, IV,281.
[159] İbn Hacer, Fethü’l-Bârî, VIII,78-79.
[160] Kastallânî, el-Mevâhib, I,556-557.
[161] Vâkıdî, II,783.
[162] İbn Kayyim el-Cevziyye, IV,277; V,93.
[163] Zürkânî (1996 n.), III,363-364; İslâm’da haram aylarda savaş konusu için bkz. Râzî, V,89,93; H. Algül,“Haram Aylar”, DİA, XVI,105-106.
[164] Aynî, XVIII,16.

admin

Comments are closed.