Abdurrahman b.Avf’ın Devmetü’l-Cendel Seriyyesi İçin Gönderilmesi

usame ordusuİbn Seyyidinnâs, seriyyenin tarihi konusunda İbn Sa’d’dan alıntı yapar ve seriyye hakkında bilgi verir. Seriyye ile ilgili bahsin sonunda da İbn İshâk’tan Resûl-i Ekrem’in Ebû Ubeyde b. Cerrah’ı -Kuzey Arabistan’da Hicaz-Suriye kervan yolu üzerinde bulunan eski bir ticaret merkezi olan- Dûmetülcendel’e bir seriyye ile gönderdiğini nakleder.[151] İbn Seyyidinnâs’ın ifadesi bunların ayrı seriyyeler olduğu izlenimini verir ancak daha fazla bilgi vermez.

Abdurrahmân b. Avf
İslâm’ı ilk kabul eden sekiz kişiden biri olan Abdurrahmân b. Avf b. Abdiavf el-Kureşî ez-Zührî’nin asıl ismi Abdüamr veya Abdülkâbe idi. Hz. Peygamber (a.s.) ona Abdurrahmân ismini verdi. Mekke müşriklerinin baskı ve işkenceleri yüzünden önce Habeşistan’a, sonra Medine’ye hicret etti. Hz. Peygamber (a.s.) onunla ensârdan Sa’d b. Rebî’ arasında kardeşlik bağı (muâhât) kurdu. Aşere-imübeşşereden olan Abdurrahman b. Avf -İbn Sa’d’a göre- Fil Vakası’ndan on yıl sonra doğdu ve hicretin 32. yılında vefat etti.[152]

Dûmetülcendel Seriyyesi

Bu seriyye, Benî Kelb kabilesini İslâm’a davet gayesiyle tertip edilmiştir.

Resûlullah (a.s.), Abdurrahmân b. Avf ’ı çağırıp şöyle dedi: “Hazırlan, inşallah bugün veya yarın seni bir seriyyenin başında göndereceğim”. Abdullah b. Ömer, gelişmeleri şöyle anlatmaya devam etmiştir: “Resûlullah’ın (a.s.) bu sözünü işitince kendi kendime sabah namazını mutlaka Resûlullah (a.s.) ile beraber kılmalı, Abdurrâhman b. Avf ’a yapacağı tavsiyeleri dinlemeliyim, dedim. O
sırada Mescit’te bulunan Resûlullah’ın (a.s.) on yakın arkadaşı arasında ben de bulunmaktaydım. Bunlar; Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Abdurrâhman b. Avf, İbn Mesûd, Muâz b. Cebel, Huzeyfe b. el-Yeman ve Ebû Saîd el-Hudrî’dir.
Bu sırada ensârdan bir delikanlı gelerek Resûlullah’a (a.s.) selâm verdikten sonra oturdu ve: ‘Ey Allah Resûlü! Müminlerin en hayırlısı kimdir?’ diye sordu.

Resûlullah (a.s.): ‘Ahlâk bakımından en güzel olanları’ buyurdu.

Delikanlı bu sefer de: “Müminlerin en akıllısı kimdir?” diye sordu

.Resûlullah (a.s.): ‘Ölümü en çok hatırlayanlar ve kabre girmeden önce ona en güzel şekilde hazırlananlar. İşte akıllı kimseler onlardır’ buyurdu. Sonra delikanlı sustu.

Resûlullah (a.s.) bize yönelerek şöyle hitap etti:

‘Ey muhâcir topluluğu! Şu beş şeyin size ulaşmasından Allah’a sığınırım: Bir millet içinde fuhuş yayılmaya, açıktan fuhuş işlenmeye görsün, o kavim içinde mutlaka, daha önce benzeri görülmemiş taun gibi hastalıklar yayılmaya başlar.

Ölçü ve tartıda hile yapan bir millet, mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve yöneticilerin zulmüne duçar olur.

Mallarının zekâtını vermeyen her milletten yağmur kesilir. Şayet hayvanlar olmasaydı, bu yağmur asla bir daha yağmazdı.

Allah ve Resûlü’nün ahdini bozan her milletin üzerine Allah, o milletin düşmanlarını gönderir ve o millet elindeki her şeyini kaybeder.

Ve bir millet Allah’ın Kitabı (Kur’ân-ı Kerîm) dışında başka bir şeyle hükmederse, Allah o milleti bir birine düşürür’.

Başka bir rivâyette ise: ‘Allah onları parçalara ayırır ve onlar birbirlerini ezmeye çalışırlar’”.

Abdullah b. Ömer, sözlerine şöyle devam etmiştir: Resûlullah (a.s.), o gece ona, Dûmetülcendel’e hareket etmesini emretti. Teşkil olunan yedi yüz kişilik ordu el-Curuf ’da Abdurrahmân’ı beklemekteydi. Abdurrahman b. Avf: “Ey Allah Resûlü! Seninle son karşılaşmamızın, üzerimde sefer giysisi varken olmasını isterdim” dedi. Resûlullah (a.s.), kendi elleriyle ona siyah sarık sararak, omuzlarının arasından dört karış kadar sarkıttı ve şöyle buyurdu: “İşte böyle sar, ey Avf oğlu! Böylesi daha güzel ve daha belirgin”.

Resûlullah (a.s.), daha sonra Bilal’e, sancağı Abdurrahmân’a vermesini emretti. Resûlullah (a.s.) Allah’a hamd-ü sena ettikten, kendisine salât getirdikten sonra şöyle buyurdu:

“Ey Avfoğlu! Onu (sancağı) al! Hepiniz Allah yolunda gaza edin ve Allah’a inanmayanlarla savaşın, ganimete hıyanet etmeyin (yani taksimden önce ganimetten bir şey almayın), gadretmeyin, kimsenin uzuvlarını kesmeyin, çocukları öldürmeyin. Bu Allah’ın ahdidir ve aranızda bulunan Peygamberinin (size yol gösteren) sîretidir (tedbir, tavır ve hareket tarzıdır)”.

Sancağı alan Abdurrahmân b. Avf (r.a.), askerlerinin başına geçerek Dûmetülcendel’e hareket etti. Burada üç gün boyunca insanları İslâm’a davet etti. Ahali, önce İslâm’a girmeyi reddederek savaşmaya karar verdi. Ancak üçüncü gün, Kelb kabilesinin Hıristiyan reisi Asbağ b. Amr el-Kelbî’nin ( أصبغ بن عمرو الكلبي ) Müslüman olmasıyla, ahalinin çoğunluğu Müslüman oldu.

Abdurrahmân b. Avf (r.a.), durumu ve Benî Kelb kabilesinden bir kadınla evlenmek istediğini bildirmek için Resûlullah’a (a.s.) bir mektup yazdı. Mektubu –Cündüp b. Mekîs’in kardeşi- Rafı’ b. Mekîs el-Cühenî[153] ile Medine’ye gönderdi. Resûlullah (a.s.) cevabî mektubunda onun Asbağ’ın kızı Tumâdir ile evlenmesine izin verdi. Tumâdir, Ebû Seleme b. Abdirrahmân b. Avf ’ın annesidir.[154]


Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.618-620

150] Vâkıdî, II,560; İbn Sa’d, II,89; III,129; Belâzürî, Ensâb, I,485.
[151] İbn Seyyidinnâs (1992 n.), II,155.
[152] İbn Sa’d, III,124,135; A. Önkal, “Abdurrahman b. Avf”, DİA, I,157-158.
[ رافع بن مكيث بن عمرو بن جراد بن يربوع بن طحيل بن عدي بن الربعة بن رشدان بن قيس بن جهينة الجهني [ 153

[154] Vâkıdî, II,560; İbn Hişâm, IV,280; İbn Sa’d, II,89; Belâzürî, Ensâb, I,485; Şâmî, VI,93-94.

 

admin

Comments are closed.