Benû Kurayza Gazvesi

kingdom-of-heaven-9Mes’ûdî, Benî Nadîr ve Benî Kurayza’nın ( بني قريظة ) menşelerinin bir olup: Hz. Musa’nın kardeşi -peygamber- Hârûn b. İmrân’dan; yani İsrail oğullarından veya Kahtânî Cüzâm kabilesinden[368] geldiklerine dair iki görüş kaydeder. İkinci görüşe göre menşeleri Kahtânî Cüzâm’a dayanan Benî Nadîr ve Benî Kurayza’nın ataları, Amâlika’nın dinini terk edip Hz. Musa’nın Şeriatı’na bağlanmış ve Suriye’den Hicaz’a göç etmişlerdir.

Söz konusu Amâlika, en eski bir Arap kabilesi olup Eski Ahit’te şahıs ve kavim adı olarak yirmi dört defa zikredilmiş ve Yahudilerin ezelî düşmanı diye tanıtılmıştır.[369]

Benî Kurayza Yahûdîleri, Medine vahasının güneydoğu topraklarını ellerinde bulunduruyor, tarım ve ticaretle uğraşıyorlardı. Önemli miktarda silah ve zırha sahiptiler. Benî Kurayza’nın, 600, 700, 900 veya 800 ile 900 arası savaşçıya sahip oldukları nakledilmiştir. Tirmîzî, Nesâî ve İbn Hibbân’ın sahîh bir senetle Ebû Abdillah Câbir b. Abdillah b. Amr b. Haram el-Ensârî’den (v. 78/697) naklettikleri rivayete göre ise savaşçıları 400 kişiden ibarettir.[370]

Medine Vesikası’nda bu kabilenin adı, diğer Yahudi kabileler gibi, zikredilmez; fakat bunlar Evs kabilesinin çeşitli kollarının müttefiki[371] olarak görünürler.[372] Hz. Peygamber’e (a.s.) karşı takındıkları tavır hep düşmanca olmuştur.[373]

Medine’de kalan son Yahudi kabilesi Benî Kurayza, Hendek Savaşı’nda önce Müslümanlara hendek hafriyâtı için gerekli bazı araçları vererek yardım etti. Daha sonra Ebû Süfyân, Huyey b. Ahtab’ı Benî Kurayza’nın desteğini sağlamak üzere reisleri Ka’b b. Esed’e gönderdi. Ka’b, daha önce Hz. Peygamber’le (a.s.) yapılan ve Medine’nin savunulması hükmünü de içeren antlaşmaya rağmen, Mekke liderliğindeki müttefiklere yardım etmeyi kabul etti. Böylece Benî Kurayza, Müslümanlarla
yaptığı antlaşmayı bozmuş oldu. Bu durum, İslâm toplumunu yok olmanın eşiğine getirdi. Mekkeli müşrikler ve müttefikleri muvaffak olamadan geri dönünce, Hz. Peygamber (a.s.) Medine’de namaz imamlığı için İbn Ümmü Mektûm’u, idari işler için ise Ebû Ruhm el-Gıfârî Külsûm b. Husayn’ı ( كلثوم بن
الحصين ) vekil bırakarak, Allah’ın emriyle, ihanetlerini cezalandırmak maksadıyla Benî Kurayza’yı 3000[374] kişilik bir kuvvetle kuşatma altına aldı. On beş veya yirmi beş gün devam eden kuşatmadan sonra Benî Kurayza, eski müttefikleri Sa’d b. Muâz’ın hakemliğini kabul ederek teslim oldu. Sa’d b. Muâz, savaşacak durumda olan 750[375] erkeğin öldürülmesine, kadın ve çocukların esir edilmesine ve mallarının ganimet olarak alınmasına karar verdi. Resûlullah (a.s.), ihanetin cezasının ölüm olduğunu bildiren Yahudilerin kutsal kitabı Tevrât’a[376] uygun düşen bu kararı
uyguladı.[377]

Kuşatma şiddetlenince Benî Kurayza, eski müttefikleri ve komşuları Ebû Lübâbe b. Abdilmünzir el-Ensârî el-Evsî ile istişare etmek istedi. Resûlullah (a.s.) da buna izin verdi. Ashabtan olan Ebû Lübâbe, onlara Sa’d b. Muâz’ın hükmüne boyun eğmelerini ve teslim olmalarını tavsiye etti. Bunun kılıçtan geçirilmek demek olduğunu anlatmak için de eliyle boğazını işaret etti. Böylece Müslümanların işini güçleştirecek imalarda bulunmuş oldu. Bunun üzerine şu meâldeki âyet indi[378]:

“Ey iman edenler! Allah’a ve Peygambere hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz”.[379]

Fakat Ebû Lübâbe daha sonra pişman oldu ve bu davranışıyla Allah’a ve Resûlü’ne ihanet ettiğini
düşünerek Hz. Peygamber’in (a.s.) yanına uğramadan mescide gidip kendisini bir direğe bağlattı. Affedildiğine dair âyet nazil oluncaya ve bizzat Hz. Peygamber (a.s.) tarafından çözülünceye kadar altı (bazı rivayetlere göre yedi, sekiz, on veya on beş) gün yeyip içmeden direğe bağlı olarak kaldı.
Sonraları bu direk “tevbe direği” (üstüvânetü’t-tevbe) diye anıldı.[380]

el-Ahzâb Sûresi’nin bir kısmının da Benî Kurayza hakkında nâzil olduğu rivâyet edilmiştir.[381]

Sa’d b. Muâz
Evs’in reisi ve Bedir ashâbından Sa’d b. Muâz el-Ensârî el-Evsî el-Eşhelî (r.a.), ensârın ileri gelenlerindendir. -II. Akebe Biati’nden sonra Kur’ân-ı Kerîm’i ve İslâm’ı öğretmek gayesiyle Medine’ye gönderilen- Mus’âb b. Umeyr vasıtasıyla İslâm’ı kabul etmiştir. Ensâr arasındaki konumu, Ebû Bekir es-Sıddîk’in (r.a.) muhacirler arasındaki konumu gibidir.

Hendek Gazvesi’nde Kureyşli müşriklerden Hibbân b. el-Arika el-Âmirî’nin attığı bir ok ile pazu damarları kesildi. Bu yaranın tedavisi epey sürdü ve iyileşmekte iken yara tekrar açılarak şahadetine sebep oldu.

İbnü’l-Arika oku attığı vakit, Arap âdeti üzere: “Al sana, benim de İbnü’l-Arika olduğumu bil” dedi.

Sa’d b. Muâz da: “Allah yüzünü Cehennem’de terletsin” diye dua etti.

“Arraka”, “ter” anlamında “arak”tan türetilmiş olduğu için müşâkele tarzında bir duâ oldu.

Sa’d b. Muâz (r.a.), -İslâm’da ilk kadın doktor ve ilk kadın hasta bakıcı kabul edilen- Rüfeyde el-Ensâriyye’nin Mescid-i Nebevî’de yaralıları tedavi için kurduğu çadıra getirildi. Hz. Peygamber (a.s.), onu sık sık ziyaret ederdi. Sa’d b. Muâz’ın yarası iyileşmeye başladığı bir sırada; Benû Kureyza hakemliği kendisine verilmeden önce şöyle duâ etti:

“İlâhî! Kureyş ile başka bir savaşımız kaldıysa Sen’in yolunda onlarla cihâd edeyim diye beni yaşat! Zira Sen’in Resûlünü yalanlayan, vatanından çıkaran kavim kadar kendileriyle cihâd etmek istediğim hiç kimse yoktur. Eğer aramızda savaş kalmamış ise bu yaramı şahadet vesilesi kıl!

İlâhî! Benî Kureyza’dan intikam ile sevindirmedikçe ruhumu alma”.

Sa’d b. Muâz’ın bu duası ilâhî kabule mazhar oldu ve Benî Kurayza hakkında karar verdikten sonra vefat etti.

Rivâyete göre, Sa’d b. Muâz hasta yatarken, yanından geçen bir keçi iyileşmeye yüz tutan yarasına tırnağıyla dokunup deşti ve bir daha kanaması durdurulamadığı için vefat etti.

Siyer ve hadîs kaynaklarına göre, Hz. Peygamber (a.s.), Sa’d b. Muâz’ın vefatı sırasında yanında bulunamamış, kendisine Cebrâil (a.s.) gelip: “Ey Muhammed, bu sâlih kul kimdir ki, ruhunun yükselmesi için semânın kapıları açıldı ve gelişinden dolayı Rahmân’ın Arşı titredi?” demiştir. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.) eteklerini sürükleyerek acele Sa’d b. Muâz’ın yanına geldiğinde vefat ettiğini gördü. Rivâyete göre, Sa’d b. Muâz’ın cenazesinde daha önce yeryüzüne hiç inmemiş
yetmiş bin melek hazır bulunmuştur.[382]


Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.583-586

[366] İbn Sa’d, VIII,218; Belâzürî, Ensâb, I,433; Taberî, III,190,191.
[367] Vâkıdî, I,4; II,496; İbn Sa’d, II,74-75; Aynî, XVII,188.
[368] Bkz. Ek 1, Şema 6.
[369] el-Mes’ûdî, et-Tenbîh, s. 246-247; S. Erdem, “Amâlika”, DİA, II,556-558.

[370] Bkz. Şâmî, V,20.
[371] Bkz. Hicrî 1. yılın olaylarından: Medine Vesikası, 25, 30, 31 ve 47. maddeler.
[372] V. Vacca, “Kurayza”, İ. A. (MEB), VI,1012-1013.
[373] İbn Hişâm, II,162.
[374] Şâmî, V,5.
[375] el-Mes’ûdî, et-Tenbîh, s. 251.
[376] Tesniye, XX/10-15.
[377] Belâzürî, Ensâb, I,433; Rûdânî, III,329-332; Şâmî, V,9-11; M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, I,587.
[378] İbn Hişâm,III,247-248; Vâkıdî, II,508-509.

[379] el-Enfâl 8/27.
[380] Bazı rivayetlere göre ise Ebû Lübâbe ashaptan birkaç kişiyle birlikte Tebûk Gazvesi’ne
katılmadığı ve bu sebeple Hz. Peygamber tarafından azarlandığı için kendisini bu şekilde cezalandırmıştır. Affedildikten sonra Benî Kurayza’ya komşu olan mülkünün tamamını sadaka olarak vermek istediyse de Hz. Peygamber bunun ancak üçte birini sadaka olarak vermesine izin verdi. Mescid-i Dırâr’ın yapımına da yardımda bulundu; ancak bu konuda herhangi bir ithama uğramadı.
[381] İbn Kayyim el-Cevziyye, III,335.

[382] İbn Sa’d, III,420-436; İbn Abdilber, el-İstiâb, II,27-33; İbn Hacer, el-İsâbe, II,37-38; Tecrîd Tercemesi,II,407-408.

 

admin

Comments are closed.