Birinci Akabe Biatı

5_newsdetailBi’setin 11. yılı, hac mevsimi[545] 10 Zilhicce.[546]

Hz. Peygamber (a.s.) üç yıl süren gizli davetten sonra; -Mûsâ b. Ukbe’nin ifade ettiği gibi- hicret öncesi yıllarda, Câhiliye devri adetlerine göre hac vazifesini yerine getirmek ve haram aylarda 1-8 Zilkade’de Zülmecaz’da ve 15-30 Zilkade’de Ukâz’da kurulan serbest ticarete merkezlerine katılmak için değişik bölgelerden Mekke’ye gelen kabilelerle gizlice görüşürdü. Onlara Kur’ân-ı Kerîm okur ve İslâm Dini’nin esaslarını telkin ederdi. Görüştüğü kabile reisi ve ileri gelenlerinden davetini gerçekleştirmek için himaye hakkı isterdi.[557]

Bu durum, Resûlullah’ın (a.s.) güç şartlar altında akrabaları tarafından kendisine tanınan “himaye hakkı” sayesinde ancak Mekke hudutları dışında İslâm’ı tebliğ imkânına sahip olduğuna işaret eder.Hz. Peygamber (a.s.) bu faaliyetleri bazen tek başına bazen soy bilimci (nessâb) Hz. Ebû Bekir (r.a.) veya başka bir sahabesiyle yapardı.[558] -Çeşitli rivâyetlerde ifade edildiği üzere- Resûlullah (a.s.), Akabe biatlerinden önce de Medineli bazı önemli şahıslarla görüşmüştür. Mesela Resûlullah (a.s.), son Buâs Savaşı’ndan önce, okuma-yazma bildiği için el-Kâmil diye tanınan ve elinde Lokman’ın hikmetlerine dair sahifeler bulunan Evsli Süveyd b. Sâmit’le Mekke’de tanışarak ona İslâm’ı anlatıp Kur’ân okumuştur. Hz. Peygamber’in (a.s.) tebligatını olumlu karşılayan Süveyd b. Sâmit, Buâs Savaşı’nda öldürülmüştür.[559] 

İbn İshâk, Kureyşliler’in damadı ve zaman zaman Mekke’de ikamet eden Ebû Kays b. Eslet’in, Kureyşliler’e birlik-beraberliği ve Hz. Peygamber’e (a.s.) karışmamalarını tavsiye ettiğini ve bu konuda bir şiir söylediğini kaydeder.[560] İç savaşlardan bezmiş ve -Yahudilerle münasebetleri sebebiyle-peygamberlik kavramına yabancı olmayan Medinelilerin de Mekke’yi sarsan yeni dinle ilgili gelişmeleri yakından izledikleri söylenebilir. Zaten Arabistan’ın Hicaz bölgesinin kalbi Mekke-Tâif-Medine üçgeninde atıyordu ve bu üç yerleşim merkezinden birinde meydana gelen gelişmeler, diğerlerini bir şekilde etkiliyordu. Resûlullah’ın (a.s.) uzun süre Mekke’de tebliğine devam etmesi, sonra Tâif ’e başvurması ve nihayet hicret yurdu olarak Medine’yi seçmesi de buna işaret eder. Yine İbn İshâk’ın naklettiği rivâyetlerde, Resûlullah’ın (a.s.) Medineli Araplar ile buluşmasından önce onunla ilgili haberlerin Medine’de yayıldığı ve Resûlullah’ın (a.s.) durumunun Medineli Araplar tarafından dikkatle izlendiği anlaşılmaktadır. Mesela İbn İshâk ve Rezîn’e göre Resûlullah (a.s.), Hazrec’e karşı Kureyşliler ile ittifak (hilf) yapmak üzere bir grup gençle Mekke’ye gelen Evs’in Benî Abdileşhel kolundan Ebu’l-Hayser[561] Enes b. Râfi’ ile görüştü. Gençlerden biri olan İyâs b. Muâz, Resûlullah’ın (a.s.) daveti karşısında heyecana kapılmış, arkadaşlarına: “Bu, bizim elde etmek istediğimizden daha hayırlıdır” diyerek İslâm’ı sahiplenmeyi tavsiye etmiştir. Ancak heyet başkanı olduğu anlaşılan Ebu’l-Hayser onu susturmuştur. -Aynı heyette yer alan- Amr b. Cemûh da İyâs’ın sözlerine benzer şeyler söylemiş, fakat kabul görmemiş ve Resûlullah’ın (a.s.) daveti heyette tartışmalara neden olmuştur.[562]
İbn Sa’d’ın naklettiği rivâyete göre ise Akabe biatlerinden önce Es’ad b. Zürâre ile Zekvân b. Abdikays ( ذكوان بن عبد قيس ), aralarında vuku bulan bir ihtilaftan dolayı hakemliğine başvurmak için Utbe b. Rebîa ile görüşmek üzere Mekke’ye gittiler ve Hz. Peygamber’le (a.s.) tanıştılar. Onlara İslâmiyet hakkında bilgi vermesi ve Kur’ân okuması üzerine ikisi de Müslüman oldu ve Utbe ile görüşmekten vazgeçerek Medine’ye ilk Müslümanlar olarak döndüler. Bu olaydan sonra o iki sahabe, Medinelilere İslâmiyet’i tanıtmaya başladılar.[563] Muhtemelen bu iki zatın çabaları Akabe biatleri sürecini başlattı. Netice itibariyle Resûlullah (a.s.), Akabe biatlerinden önce hem hac vesilesiyle hem Medine’deki dâhili ihtilaflar nedeniyle müttefik bulmak gayesiyle Mekke’ye gelen Hazrec ve Evs kabilesine mensup bazı önemli şahsiyetlerle görüşmüş ve bunlardan İslâm’ı kabul edenler de olmuştur. Bu ihtida ve görüşmelerin gruplar halinde İslâm’ı kabulle neticelenmediği anlaşılmaktadır. Kaynaklardan, İslâm’ı toplu kabullerin Akabe biatleriyle başlayan süreçte gerçekleşmeye başladığı anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber (a.s.) tebliğleri esnasında Akabe denilen yerde Medineli Araplarla karşılaşmış ve birer yıl arayla üç defa onlarla görüşerek biat almıştır. Bir rivâyete göre ilk buluşma bi’setin 11. yılında hac mevsiminde,[564] 10 Zilhicce’de vuku bulmuştur. -En çok hadis rivayet eden sahâbîlerden- Ebû Abdillah Câbir b. Abdillah b. Amr b. Haram el-Ensârî’den (v. 78/697) nakledilen bir rivâyete göre ise Hz. Peygamber (a.s.) ensâr heyeti ile –haram aylardan- Receb ayında buluşmuştur. Hâkim ve Tirmîzî, rivâyeti hasen ve sahîh kabul etmiştir.[565] Bu rivâyet, ilk buluşmanın Zilhicce ayında değil de Recep ayında olduğuna veya Hz. Peygamber’in (a.s.) Medineli başka bir grupla buluşma vaktine veya nesî’ uygulamasından kaynaklanan bir tarihe işaret edebilir. İbn İshâk ve Vâkıdî, I. Akabe Biati’nde bulunanlar konusunda müttefiktir:[566] Resûlullah (a.s.), ilk olarak hepsi Hazrecli olan:
1- Es’ad b. Zürâre,
2- Avf b. Hâris,
3- Râfi’ b. Mâlik,
4- Kutbe b. Âmir b. Hadîde,
5- Ukbe b. Âmir b. Nâbi,
6- Câbir b. Abdillah b. Riâb’dan[567] oluşan altı kişilik bir grupla muhatap oldu.[568]
Bu altı kişi, Buâs Savaşı’nı kaybeden kabileleri adına Kureyş’ten destek sağlamak istiyorlardı. Fakat Ebû Cehil Amr b. Hişâm b. Mugîre el-Kureşî el-Mahzûmî’nin müdahalesiyle bu teşebbüsleri neticesiz kaldı. Bu müşkül vaziyette iken Hz. Peygamber’le (a.s.) karşılaştılar. Onun (a.s.), okuduğu âyetler ve dinî öğütler ruhlarında derin tesir ve değişiklikler meydana getirdi. Hz. Peygamber (a.s.) onlardan kendisini Yesrib’e götürüp himaye etmelerini ve İslâm’ın orada yayılmasına yardımcı olmalarını istedi. Hz. Peygamber’in (a.s.), çabası hemen sonuç verdi, muhataplarının altısı da İslâm’ı kabul etti ve gelecek yıl hac mevsiminde tekrar buluşmak üzere sözleştiler. Onlar, Evs kabilesiyle aralarında yıllardır süren savaşların sebep olduğu düşmanlığın bu yeni din sayesinde ortadan kalkacağını umduklarını da söylediler ve Yesrib’e dönünce İslâm’ı yaymaya başladılar.[569]


Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.314-317

[545] İbn Sa’d, I,217-219.
[546] İbn Kesîr’in ibaresi “ عشية يوم النحر ” şeklindedir (es-Sîre, IV,214). “Aşiyye” kelimesi: 1- “Gün sonu”, 2-“Güneşin zevalinden batışına kadarki vakit”, 3- “Akşam’dan yatsıya kadarki vakit” gibi anlamlara gelir.Bkz. Fîrûzâbâdî, s.1691; Ahterî, s. 395.

[557] Semhûdî, I,220.

[558] Zürkânî (1996 n.), II,73; M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, II,949-951.
[559] İbn Hişâm, II,67-69; Semhûdî, I,220-221; İbn Kesîr, II,173-175.
[560] İbn Hişâm, I,302.
[561] Veya Ebu’l-Ceyser.

[562] İbn Hişâm, II,69-70; Semhûdî, I,221.
[563] İbn Sa’d, III,608; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, I,111. Semhûdî’nin naklettiği bir rivâyete göre ise I. Akabe Biati’nda sadece Es’âd b. Zürâre ile Zekvân b. Abdikays Müslüman olmuştur. Bkz. Vefâ’ü’l-Vefâ, I,223.
[564] Rivâyetlerde geçen mevsim kelimesi (mesela bkz.İbn Hişâm, II,70): Hem “hac zamanı” hem “Arap pazarları” manalarına gelir. Bkz. Fîrûzâbâdî, s. 1506; Ahterî, s. 616-617.
[565] İbn Kesîr, II,171-172, Zürkânî (1996 n.), II,73.

[566] İbn Hişâm, II,71-72. Ebu’l-Esved ile Mûsâ b. Ukbe’ye göre I. Akabe Biati’na katılanlar listesi için bkz. Semhûdî, I,223.
[567] Câbir b. Abdillah, Hazrec’in Benî Selime koluna mensuptur. Seleme ismi yalnızca bu kabîlede “L” harfinin kesre okunuşuyla Selime şeklinde telaffuz edilmektedir. Bkz. M. Fayda, Hz. Ömer Zamanında Gayr-ı Müslimler, İstanbul 1989, s. 59 (er-Rahbî’den naklen).
[568] Vâkıdî, bunu Medine siyer mektebinin ittifak ettiği sâbit görüş olarak niteler. Bkz. İbn Sa’d, I,217-219.
[569] İbn Hazm, Cevâmi’, s. 58-59; İbn Seyyidinnâs (1992 n.), I,262-263; Makrizî (1999 n.), I,50-51; A. Çubukçu, “Buâs”, DİA, VI,340.

Güzide Özcan

Comments are closed.