Hilfu’l-Fudul (Erdemliler Birliği Topluluğu’na) Katılması

Hz. Muhammed (a.s.) 20 yaşında iken Zilkade ayında.[183]

Hilf ( حلف ) mastarı (çoğulu ahlâf), sözlükte “antlaşma, akit ve yemin” anlamlarına gelir. Bir siyer ıstılahı olarak hilf: “Câhiliye devri Arapları arasında kabilelerin veya şahısların:
1- Yardımlaşma,
2- Dayanışma,
3- Himaye/koruma,
4- Savunma veya
5- Mazlumun hakkını almak
gibi gayelerden birini veya birkaçını gerçekleştirmek için yaptıkları antlaşma ve ittifakları” ifade eder. Hilf yapan kişilere halîf (çoğulu ahlâf veya hulefâ) denir.[184]
İslâmiyet’ten önce, Mekke’de Hilfü’l-Fudûl ( حِلْفُ الْفُضُولِ ) adıyla anılan iki ayrı antlaşma yapıldığı rivâyet edilir:
Birincisi: Şehrin ilk sakinleri olan Cürhüm kabilesinden Fadl (çoğulu fudûl) adını taşıyan üç şahsın (Fadl b. Fedâle, Fadl b. Vedâa, Fudayl b. Hâris veya Fadl, Feddâl, Fudayl, Fedâle) kendi aralarında, kimsesiz birine zulüm yapıldığında hakkını alıncaya kadar kabileleriyle birlikte ona yardım edeceklerine dair sözleşmeleri sonucu kurulan ittifaktır. Tesirini uzun süre gösteren bu antlaşmaya Hilfü’l-Fudûl (Fadllar’ın yemini) ismi verilmiştir.[185]
İkincisi ise Hz. Peygamber’in (a.s.) tanık olduğu Hilfü’l-Fudûl Cemiyeti’dir. Bu ittifak, Cürhümlü üç şahsın kurduğu cemiyeti çağrıştırdığı için bu isimle anıldığı söylenir. Başka bir rivâyete göre ise Mekke’de akdedilen Hilfü’l-Mutayyebîn ve Hilfü’l- Ahlâf ’tan daha üstün olması ve Kureyşlilerin bu ittifakı: “Bu bir fazilet/erdem ( فضل ) yeminidir” diye nitelemeleri sebebiyle: Hilfü’l-Fudûl (faziletliler/erdemliler yemini/ittifakı) ismi verilmiştir.[186]
Peygamber Efendimiz (a.s.) yirmi yaşlarında iken amcalarıyla birlikte katıldığı son Ficar Savaşı’ndan dönüldükten sonra, Haram Aylar’dan Zilkade ayında idi ki, Yemenli Kahtânî Mezhic’in alt kollarından Benî Zübeyd[187] kabilesinden bir adamın satmak üzere Mekke’ye getirdiği bir yük metaını Kureyş eşrafından
Âs b. Vâil satın almış, parasını ödemeye yanaşmamıştı. Âs b. Vâil adamın malını kendisine geri vermesi isteğine de yanaşmayınca, adamcağız: Abduddar, Manzum, Cuman, Sehm ve Adiyy b. Ka’b oğulları gibi, Mekke’nin nüfuzlu ailelerinin ileri gelenlerine başvurup Âs b. Vâil ‘deki alacağını ödettirmeleri için kendisine yardım etmelerini istemişti. Fakat, bunlar adamcağıza yardımcı olacakları yerde, Âs b. Vâil’i kayırmışlar, adamcağızı da azarlamışlardı. İşin kötüye gittiğini gören ve çaresizlik içinde kalan adam güneşin doğmak üzere olduğu ve Kureyş ileri gelenlerinin de Kâbe’nin çevresinde küme küme oturdukları bir sırada, Ebu Kubeys dağına çıkarak “Ey Fihr hanedanı!” diye bağıra bağıra okuduğu şiirinde, uğradığı zulmü ve haksızlığı açıklayıp yardım dileğinde
bulununca; orada hemen kalkıp temaslara başlamak suretiyle ilk harekete geçen ve bu yolda daha başkalarını da harekete geçiren zat, Peygamber Efendimiz’in (a.s.) amcası Zübeyr b. Abdulmuttalib oldu.
Hicretten yaklaşık olarak otuz üç yıl önce, Kureyş’in Benî Hâşim b. Abdimenaf, Benî Muttalib b. Abdimenaf ve antlaşmalıları (ahlâf), Benî Esed b. Abdiluzzâ, Benî Zühre b. Kilâb, Benî Teym b. Mürre, Benî Hâris b. Fihr kolları,
Abdülmuttalib’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Zübeyr’in öncülüğünde, Darü’n-Nedve’de toplandılar. Durumu aralarında konuştular, ne şekilde hareket edileceğini sözbirliğiyle belirlediler. Bu hususta antlaşmaya, birbirlerini davet ettiler. Sonra -Benî Teym’den ve Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) babasının amcası oğlu Abdullah b. Cüd’ân’ın evinde toplandılar. Toplantıya katılanlar ayağa kalktılar, birbirlerinin ellerini tutarak, hakkını geri alıncaya kadar mazlumla birlikte hareket etmek, geçimde yardımlaşmak ve mal paylaşmak üzere sözleştiler. ( تعاقدوا فيدار ابن جدعان في شهر حرام قياما يتماسحون بأكفهم صعدا ليكونن مع المظلوم حتى يؤدوا إليه حقه ما بل بحر)

Bu bir girişimin oluşumunda, Ficar Savaşları’nın yıkıcı etkileri ve Mekke toplumunda meydana getirdiği infialin etkisi göz ardı edilemez. Durumun vahametini idrak eden erdemli insanlar, toplumun tekrar böyle elim olaylara maruz kalmasına razı göstermeyecekleri muhakkaktır. Bu ittifaka Kureyş’in Abdüddâr, Mahzûm, Cümah, Sehm ve Adî kolları katılmamışlardır. Bununla da yetinmeyip Hilfü’l-Fudûl ittifakına katılmayacaklarına
dair karşı bir antlaşma yapıp yemin etmişlerdir. Hilfü’l-Fudûl’a Kureyş’in Abdüşşems ve Nevfel kolları da katılmamıştır.
Hilfü’l-Fudûl Cemiyeti’nin ilk icraatı, söz konusu Zübeydî’nin alacağını, Âs b. Vâil’den tahsil etmek olmuştur. Bu konuda başka türlü rivâyetler de nakledilmiştir.[189]
Hz. Peygamber (a.s.), gençliğinde katıldığı bu ittifaka dair duygularını, İslâm çağında, şu ifadelerle dile getirmiştir: “Abdullah b. Cüd’ân’ın evinde bir antlaşmaya şahit oldum. Ona (Hilfü’l-Fudûl’a) katılmak bana kırmızı deve sürülerine sahip olmaktan daha sevimlidir. İslâm çağında böyle bir antlaşmaya çağrılsam yine kabul ederdim. İslâm onu (Hilfü’l-Fudûl’u) teyit edip güçlendirmekten başkasını yapmaz. O zaman hakkı sahibine iade etmek ve zalimin mazluma üstünlük taslamasına engel olmak üzere antlaştılar”. Süheylî, bu hadîsi Süfyân b. Uyeyne’nin senediyle nakletmiş ve hadîsin Hâris b. Abdillah b. Ebî Üsâme et-Temîmî’nin el-Müsned’inde yer aldığını kaydetmiştir.[ 190]


[184] İbn Sa’d, I,75,78; N. Özkuyumcu, “Hilf”, DİA, İstanbul 1998,XVIII,29.
[185] Süheylî, II,45-46; İbnü’l-Esîr Ebu’l-Hasan İzzeddin Ali b. Muhammed b. Muhammed b. Abdilkerîm b. Abdilvâhid eş-Şeybânî el-Cezerî (555-630/1160-1233), el-Kâmil fi’t-Târih, Mısır 1349, II,25-26.
[186] M. Hamidullah, “Hilfü’l-Fudûl”, DİA, XVIII,31.
[187] İbn Hazm, Cemheretu Ensâbi’l-Arab, Beyrut 2001, s. 411.
[188] Ebû Hâmid İzzeddîn Abdülhamîd b. Hibetullah b. Muhammed b. Hüseyin İbn Ebi’l-Hadîd (586-656/1190-1258), Şerh Nehcü’l-Belâğa, thk. Muhamed Ebu’l-Fadl İbrahim, Dâr İhyâi’l-Kutubi’l- Arabiyye, XV,203.
[189] İbn Hişâm, I,140; İbn Sa’d, I,128; İbn Habîb, s. 167; el-Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb, II,293; İbnü’l-Cevzî, I,226; Fîrûzâbâdî, s. 1035; Hârizmî, s. 76; Tecrîd Tercemesi, VII,73-74; Münir Gadban, İslâm’da Siyasî Anlaşma -Hilf-, çev. Mustafa Burak, Adapazarı 1990, s. 13.
[190] Hadîsin rivâyet şekilleri: لَقَدْ شَهِدْت فِي دَارِ عَبْدِ ا بْنِ جُدْعَانَ حِلْفًا لَوْ دُعِيت بِهِ فِي الإِسْلامِ لأَجَبْت. تَحَالَفُوا أَنْ تُرَدّ الْفُضُولُ – 1
عَلَى أَهْلِهَا، وَأَلا يَعُزّ ظَالِمٌ مَظْلُومًا
.لقد شهدت في دار عبد الله بن جدعان حلف الفضول أما لو دعيت إليه اليوم لأجبت وما أحب أن لي به حمر النعم وأني نقضته – 2
.لقد شهدت في دار عبد الله بن جدعان حلفا ما أحب أن لي به حمر النعم ولو دعي به في الإسلام لأجبت – 3
فشهدت حلفا في دار عبد الله بن جدعان لم يزده الإسلام إلا شدة ولهو أحب إلي من حمر النعم- 4 . Bkz. Ebü’l-Ferec Alî b. el-Hüseyn b. Muhammed b. Ahmed el-Kureşî el-İsfahanî (284-356/897-967), el-Eğanî, thk. Sümeyr Câbir, Darü’l-Fikr neşri, Beyrut, XVII,290; Süheylî, II,46; Şâmî, II,154-155.
Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.139-141.

admin

Comments are closed.