Medine Vesikası’nın imzalanması

medine vesikasıHz. Peygamber (a.s.) seriyyeleri görevlendirmeye başlamadan önce.[164]
Başta İbn İshâk, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvûd olmak üzere birçok hadîs ve siyer ulemâsı, muhtelif senedlerle Medine Vesikası’ndan bahsetmiştir. İbn İshâk’ın rivâyet ettiği metin çeşitli siyer otoriteleri tarafından nakledilmiştir. Vesikanın sıhhati konusunda tereddüt edilmemiştir. İbn Hişâm’ın es-Sîre’sinde, Medine Vesikası muhâcirler ile ensâr arasında kardeşlik bağı kurulması (muâhât) olayından önce kaydedilmiştir. Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvûd’un müteaddit senetlerle naklettiklerine göre,[165] Hz. Peygamber’in (a.s.) şahsi hizmetini gören Enes b.Mâlik’in ebeveyninin evinde Medineli Müslüman olan ve olmayan ahâlinin katılımıyla büyük bir halk meclisi toplandı. Muhtelif konularda ittifakla tesbit edilen hüküm ve esasların yazıyla tesbiti kararlaştırıldı. Bu şekilde yeryüzünde bir devlet başkanı tarafından vazedilen ilk yazılı anayasa teşri ve ilân edilmiş oldu.[166] İlim çevrelerinde “Medine Anayasası” olarak da adlandırılan bu vesika, dâhilde kan davalarını yasaklamayı, dışardan gelecek bir saldırıyı def etmek için kuvvetleri birleştirmeyi ve Medine civarında yer alan kabilelerin en geniş manada otonomisine dayanan ve konfederal yapıda bir şehir-devleti kurulmasını öngörüyordu. Bu durumda kişinin kendisinin ihkak-ı hak yapması yasaklanıyor,adli müracaatların Resûlullah’a (a.s.) yapılacağı esası getiriliyor, ona (a.s.) askeri seferlere kimlerin katılacağına karar verme yetkisi tanınıyor ve savaş ile barışın ayrılmazlığı esası benimseniyordu. Fertlerin omuzlarındaki pek ağır mali yüklerin (mesela kan diyeti, fidye ödenmesi gibi) karşılanabilmesi için piramidal bir yapıda sosyal sigorta müessesi kuruluyordu. Vesikada dinî hürriyete mâlik olacakları teyit edilen Yahûdîlerin, Müslümanlarla dostça yaşayacakları belirtildi.[167]

Medine Vesikası[168]
Rahmân ve Rahîm Allah’ın Adıyla
1. Bu kitap (yazı), Resûlullah Muhammed tarafından Kureyşli ve Yesribli müminler ve Müslümanlar ve bunlara tabi olanlar ve onlarla birlikte cihâd edenler için düzenlenmiştir.
2. Bunlar, diğer insanlardan ayrı ve tek bir ümmet (cemaat) oluştururlar.
3. Kureyş’den hicret edenler, âdetleri üzere kan bedelini kendi aralarında paylaşarak ödeyecekler. Savaş tutsaklarının kurtuluş bedelini müminler arasında bilinen en iyi ve makul esaslar doğrultusunda ödeyeceklerdir.
4. Benî Avf da âdetleri üzere eskiden olduğu gibi kan bedelini kendi aralarında paylaşarak ödeyecekler ve her taife savaş tutsaklarının kurtuluş bedelini müminler arasında bilinen en iyi ve makul esaslar doğrultusunda ödeyeceklerdir.
5. Aynı şekilde Benî Hâris de âdetleri üzere kan bedelini kendi aralarında paylaşarak ödeyecekler ve her taife savaş tutsaklarının kurtuluş bedelini müminler arasında bilinen en iyi ve makul esaslar doğrultusunda ödeyeceklerdir.
6. Yine Benî Sâide de âdetleri üzere kan bedelini kendi aralarında paylaşarak ödeyecekler ve her taife savaş tutsaklarının kurtuluş bedelini müminler arasında bilinen en iyi ve makul esaslar doğrultusunda ödeyeceklerdir.
7. Benî Cuşem de âdetleri üzere kan bedelini kendi aralarında paylaşarak ödeyecekler ve her taife savaş tutsaklarının kurtuluş bedelini müminler arasında bilinen en iyi ve makul esaslar doğrultusunda ödeyeceklerdir.
8. Benî Neccâr de âdetleri üzere kan bedelini kendi aralarında paylaşarak ödeyecekler ve her taife savaş tutsaklarının kurtuluş bedelini müminler arasında bilinen en iyi ve makul esaslar doğrultusunda ödeyeceklerdir.


[164] Belâzürî, Ensâb, I,341.
[165] İbn Kesîr, II,320.
[166] Medine Vesikası için bkz. İbn Hişâm, II,147-151; Ebû Ubeyd el-Kasım b. Sellâm, Kitâbü’l-Emvâl,
I,307-312 (çev. Cemaleddin Saylık, İstanbul 1981, s. 235-240); İbn Seyyidinnâs (1992 n.), I,318-320;
İbn Kesîr, II,320-323; M. Hamidullah, Resûlullah Muhammed, çev. Salih Tuğ, İstanbul 1973, s. 126;
el-Vesâik, s. 57; İslâm Hukuku Etütleri (makaleler külliyatı), çev. Kemal Kuşcu v.dğr., İstanbul 1984, s.
37; İslâm Anayasa Hukuku, çev. Vecdi Akyüz, İstanbul 1995, s. 94; Hadîs Tarihi, s. 16-19; Salih Tuğ,
İslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, İstanbul 1969, s. 31; “Hicret’le Gelen Devlet ve Anayasa Nizamı”,
Nesil Dergisi, İstanbul Ekim-Kasım 1979, yıl: 4, sayı: 37-38, s. 35-41; Ma’ruf Devâlîbî, İslâmda Devlet
ve İktidar, çev. Mehmed S. Hatipoğlu, İstanbul 1985, s. 45-51,62-66; Muhammed Âbid el-Câbirî,
Arap-İslâm Siyasal Aklı, çev. Vecdi Akyüz, İstanbul 2001, s. 118-122; Ali Bulaç, “Asr-ı Saâdet’te Bir
Arada Yaşama Projesi: Medine Vesikası”, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saâdet, Vecdi Akyüz (ed.), İstanbul
1994, II,170-173; M. A. Aydın, “Anayasa”, DİA, III,153.
[167] Bkz. Ahmed Reşid Turnagil, İslâmiyet ve Milletler Hukuku, İstanbul 1977, s. 257-258.
Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.372-373.

admin

Comments are closed.