Hz. Ebubekir’in Doğumu

ebubekir

Fil Vakası’ndan 2 yıl 6 ay[100] veya 3 yıl sonra.[101]
Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) asıl adı Abdullah olduğu [102] veya Câhiliye devrinde Abdülkâbe olan isminin Hz.Peygamber (a.s.) tarafından İslâm’ı kabulünden sonra Abdullah olarak değiştirildiği rivâyet edilmiştir. Babası Ebû Kuhâfe Osman b. Âmir el-Kureşî et-Teymî olup Mekke’nin fethinden sonra, annesi Ümmü’l- Hayr Selma bint Sahr’dır ve Hz. Peygamber (a.s.) Erkam b. Ebi’l-Erkam’ın evinde İslâm’a davet faaliyetinde bulunduğu dönemde Müslüman olmuştur.[103]

Bazı haberlerde yüz güzelliğine binaen veya annesi tarafından kendisine Atîk denildiği rivâyet edilmiştir. Ancak çoğunluğa göre Hz. Peygamber’in (a.s.): “Sen Allah’ın cehennemden azat ettiği (atîk) kimsesin”[104] demesi üzerine Hz. Ebû Bekir’e (r.a.) Atîk denmeye başlanmıştır.[105]
Hz. Peygamber’in dostu (a.s.) Hz. Ebû Bekir (r.a.) ilk evliliğini Kuteyle bint Abdiluzza ile yapmış ve bu evlilikten: Abdullah ve Esmâ doğdu. Kuteyle bint Abdiluzza İslâm’ı kabul etmeyince Hz. Ebû Bekir Ümmü Rûmân ile evlenmiş ve bu evlilikten Abdurrahmân ve Âişe doğmuştur. İlk Müslümanlardan olan Ümmü Rûmân vefat edince Hz. Ebû Bekir (r.a.) Esmâ bint Umeys ile evlenmiş, bu evlilikten Muhammed, Esmâ bint Umeys’in vefatından sonra Habîbe bint Hârice ile evlenmiş ve bu evlilikten ise Ümmü Külsûm adlı kız çocuğu doğmuştur. Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) bütün çocukları Müslüman olmuştur. İbn İshâk’a göre, Hz. Peygamber’in (a.s.) çağrısını ilk kabul eden isimler sırasıyla: Hz. Hatîce (r.anha), Hz. Ali (r.a.), Zeyd b. Hârise (r.a.) ve Hz. Ebû Bekir’dir (r.a.). İbn İshâk, Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) Müslüman olunca inancını açığa vurduğunu ve insanları Allah’a ve Resûlü’ne (a.s.) inanmaya çağırdığını bildirir.[106]Aşere-i mübeşşere (hayatta iken cennetle müjdelenen on sahabe)den olan Hz. Ebû Bekir (r.a.), Mekke’de İslâm’ın yayılmasına en çok hizmet eden sahabelerdendir. O (r.a.), Hz. Peygamber’le (a.s.) Medine’ye hicret etmiş ve bu yolculukta Kur’ân-ı Kerîm’in nitelemesiyle “iki kişiden biri” olmuştur.
Âyet meâlen şöyledir: “Eğer siz ona (Resûlullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebû Bekir ile birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına: ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir’ diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah’ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.” [107]
Hicretten sonra Resûlullah’ın (a.s.) mescit yapılmasını uygun gördüğü arsayı satın alarak Medine’deki faaliyetlerine başladı. Hz. Ebû Bekir (r.a.), Mekke döneminde olduğu gibi Medine döneminde de katıldığı seriyyeler ve 9. yılda hac emîri tayin edildiği günler dışında Resûlullah’ın (a.s.) yanından hiç ayrılmadı;  Resûlullah’ın (a.s.) bulunduğu bütün savaşlarda, Hudeybiye Antlaşması, Umretü’l- Kazâ ve Vedâ Haccı’nda yer aldı.[108]


[100] İbn Hacer, el-İsâbe, II,341.
[101] İbn Sa’d, III,202; Taberî, IV,239; el-Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb (1986 n.), II,325; İbnü’l-Esîr, Üsdü’lĞâbe,VI,41.
[102] Ayrıca bkz. Taberî, IV,59,244.
[103] Süheylî, VII,215; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, III,315; M. Fayda, “Ebû Bekir”, DİA, X,101-108.
[104] Taberî, IV,244; Tirmizî, “el-Menâkib”, 16.
[105] Hz. Ebû Bekir’e “Atîk” denilmesinin sebepleri ile ilgili rivâyetler için bkz. İbn Abdilber, el-İstî’âb, II,243-244; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, III,313-314; Zürkânî (1996 n.), IV,536; İ. L. Çakan, “Atîk”, DİA, IV,64.
[106] Beyhakî, II,165.
[107] et-Tevbe 9/40.
[108] İbn Sa’d, II,,202,203; İbn Abdilber, el-İstî’âb, II,243-257; el-Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb (1986 n.), II,325-332; Zürkânî (1996 n.), IV,534-538; M. Fayda, “Ebû Bekir”, DİA, X,101-108.
Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.121-122.

admin

Comments are closed.