Zatü’r-Rika’Gazvesi

usame ordusuBu sefere, hâdisenin meydana geldiği yere nisbetle: (1) Zâtürrikâ’ Gazvesi ve (2) Necid Gazvesi,

Seferin tertip edildiği kabilelere nisbetle: (3) Benî Muhârib Gazvesi, (4) Benî Sa’lebe[143] Gazvesi ve 5- Benî Enmâr Gazvesi, Seferde “korku namazı” kılınmasından dolayı: (6) Salâtü’l-havf (korku namazı) Gazvesi ve Meydana gelen bazı ilginç olaylardan dolayı ise: (7) Gazvetü’l-Âcâib (ilginç hâdiselerin meydana geldiği gazve[144]) gibi değişik isimler verilmiştir.[145]

“Benî Enmâr Gazvesi” isminin ise hem Züemer Gazvesi hem Zâtürrikâ’ Gazvesi için kullanıldığı hatırlanmalıdır.[146]

Vâkıdî’ye göre o bölgede bulunan ve üzerinde yama gibi kırmızı, siyah ve beyaz lekeler bulunan bir dağ sebebiyle Zâtürrikâ’ (yamalı) ismiyle anılmıştır.[147] Doğrusu da budur. Çünkü rivâyette “Zâtürrikâ’ya ulaşınca…” denilmiştir.

Bu gazveye Zâtürrikâ’ denilmesine dair farklı görüşler de ileri sürülmüştür:

1- Zâtürrikâ’, bir ağaç ismidir.
2- Gazvede, Müslümanların yırtılan ayakkabılarına yama yapmaları,
3- Bayraklarında bulunan yamalar veya
4- Müslümanlarının atları siyah ve beyaz renkli (alaca) olmasından dolayı böyle ismi verilmiştir.[148]

Necid’den Medine’nin Nebt çarşısına mal getiren bir tüccarın, Necid bölgesi sakinlerinden Benî Enmâr, Benî Muhârib ile Gatafân’dan Benî Sa’lebe kabilelerinin Müslümanlara karşı savaş hazırlıkları yaptıklarını haber vermesi üzerine -düşmandan daha erken davranılıp-[149] 400 kişilik bir kuvvetle bu gazve düzenlenmiştir. Vâkıdî, Müslümanların 700 veya 800 kişi olduklarına dair rivâyetler de kaydetmiştir.[150]

Hz. Peygamber (a.s.) Medine’de kendi yerine -servet terâkümü konusundaki görüş ve mücadelesiyle İslâm tarihinde yerini alacak olan- Ebû Zer el-Gıfârî’yi (İbn İshâk’a göre [151]) veya Osman b. Affân’ı (Vâkıdî’ye göre) vekil bıraktı. -İbn Habîb’e göre- Medine’ye iki günlük bir mesafede bulunan Necid’deki Şadah شدخ) ) vadisinde -Gatafân’dan Benî Fezâre’ye ait- bir hurmalık olan Nahl (en-Nuhayl[152]) köyüne kadar ilerlemiş ve burada konaklamıştır.[153]

Ya’kûba göre, Şadah vadisi, Benî Fezâre, Benî Eşca’, Benî Enmâr, Kureyş ve Ensâr’a aittir.[154]

Bu seferde, taraflar birbirinden çekindiği için çarpışma olmamıştır.[155]

Korku Namazı

Salâtü’1-havf (korku namazı), korku ve tehlike zamanında farz namazların tek imama uyarak cemâatle nöbetleşe kılınmasına denir. Yani bir İslâm topluluğunun, düşman, sel, yangın veya yırtıcı hayvan gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalması durumunda, idareci veya başka bir muhterem zatın imameti ile farz bir namazı nöbetleşe kılmasıdır.[156]

Yüce Allah: “Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın”[157] âyetiyle farz namazları özel vakitlerinde kılmaya devam etmeyi emir buyurduğu gibi bu farzın hiçbir şekilde sakıt olmayacağını bildirmek için de: “Fakat korkarsanız, o hâlde namazı yürüyerek yahut süvari olarak kılın”[158] buyurmuştur. Bu takdirde îmâ ile olsun yine namaz kılınacak demektir.

Yüce Allah: “Namazlara ve orta namaza[159] devam edin. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın”[160] âyetiyle farz namazları özel vakitlerinde kılmaya devam
etmeyi emir buyurduğu gibi bu farzın hiçbir şekilde sakıt olmayacağını bildirmek için de: “Fakat korkarsanız, o hâlde namazı yürüyerek yahut süvari olarak kılın”[161] buyurmuştur. Bu takdirde îmâ ile olsun yine namaz kılınacak demektir. Zira “Namaz dinin direğidir” ( 162 ](الصلاة عماد الدين ] hadîsinde belirtildiği üzere en büyük ibadet Allah rızası için kılınan namazdır.

Korku namazının cemâatle edâ şekli Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ile sabittir. Bu namazın Kur’ân-ı Kerîm’deki delili el-Bakara Sûresi’nin 238-239 ve en-Nisâ Sûresi’nin 101-103. âyetleridir. Resûlullah’ın (a.s.), korku namazını farklı şekillerde kıldırdığı sahîh rivâyetlerle bilinmektedir. Korku namazının meşru kılınmasındaki hikmet ise Müslümanların can güvenliklerini teminle birlikte farz namazları cemaatle kılmaya titizlikle devam etmektir.

Resûlullah (a.s.), değişik zamanlarda farklı şekillerde korku namazı kılmıştır. O (a.s.), namaz için en uygunu ve korunma bakımından en elverişli tarz hangisi ise onu araştırırdı. Bu sebepledir ki Ebû Süleyman Hamed b. Muhammed el-Hattâbî el-Büstî (319-388/ 931-998), Resûlullah’ın (a.s.) kıldığı korku namazlarının şekil itibariyle farklı olsalar da öz/mânâ itibariyle bir olduklarını belirtir. İbn
Kayyim el-Cevziyye’ye göre bazıları, korku namazının kılınış şekline dair râvilerin her farklı haberini, Resûlullah’ın (a.s.) farklı bir uygulaması olarak değerlendirmişlerdir. Halbuki o, râvilerin ihtilafından başka bir şey değildir. İbn Hacer ve üstadı el-Irâkî’ye göre de asıl mutemet olan bu görüştür.[163]

Siyer-megâzî ulemâsına göre, Hz. Peygamber (a.s.) dört ayrı yerde korku namazı kılmıştır:

1- Zâtürrikâ’ Gazvesi (Muharrem H. 5): Zâtürrikâ’ Gazvesi’nde korku namazı kılındığı ittifakla kabul edilmiştir.[164] “Nahl” yahut “Batn-ı Nahl” gibi muhtelif adlarla hadîs ve fıkıh kitaplarında bahsedilen namazlarla, hep Necid seferinde Zâtürrikâ’ denilen mevkide kılınan namaz kastedilmiştir.[165]
2- Benî Lihyân (Usfân) Gazvesi (Cemâziyelevvel H. 4 veya Rebiülevvel H. 6).
3- Zükared (Ğâbe) Gazvesi (Rebiülâhir H. 6).
4- Hudeybiye Gazvesi (Zilkade-Zihicce H.6).
Netice itibariyle siyer-megâzî, hadîs ve fıkıh ulemâsı, Hz. Peygamber’in müteaddit defalar korku namazı kıldırdığı konusunda müttefiktir.[166]

Aralarında Ebû Hanîfe Nu’mân b. Sâbit’in (80-150/599-767), İmâm Mâlik b. Enes (93-179/712-795) ve Muhammed b. İdrîs eş-Şafiî’nin (150-204/767-820)[167] araların da bulunduğu cumhûra göre korku namazı Hendek Savaşı’ndan sonra meşru kılınmıştır. Zira Resûlullah (a.s.), Hendek Savaşı sırasında, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını tehlike hali geçene kadar ertelemiş ve bu namazları
birlikte kılmıştır. Şöyle ki:

Ebû Bekir el-Bezzâr, Câbir b. Abdillah el-Ensârî’nin (v. 78/697) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: “Peygamber (a.s.), Hendek gününde, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını vaktinde kılmaktan alıkondu. Sonra Bilal’a emir verdi. O da ezan okuyup kamet getirdi. Öğle namazını kıldı. Sonra yine emir verdi. O da ezan okuyup kamet getirdi. İkindi namazını kıldı. Sonra yine emir verdi. O da
ezan okuyup kamet getirdi. Akşam namazını kıldı. Sonra yine emir verdi. O da ezan okuyup kamet getirdi ve yatsı namazını kıldı. Sonra da: ‘Şu anda yeryüzünde sizden başka Allah’ı anan bir topluluk yoktur’ buyurdu.”[168]


Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.537-541

[142] Vâkıdî, I,395; İbn Sa’d; II,61; Belâzürî, Ensâb, I,419; Makrizî (1999 n.), I,197.
[143] Benî Sa’lebe b. Sa’d b. Zubyân b. Bağîz b. Rays b. Gatafân b. Sa’d b. Kays b. Aylân b. Mudar. Bkz. İbn Hacer, Fethü’l-Bârî, VII,418; Zürkânî (1996 n.), II,379; M. Hamidullah, el-Vesâik, s. 763.
[144] Bkz. Şâmî, V,175-180.
[145] Belâzürî, Ensâb, II,122; Zürkânî (1996 n.), II,521; Aynî, XVII,193.
[146] Zürkânî (1996 n.), II,379,521.
[147] Vâkıdî, I,395.

[148] Süheylî, VI,175-176; Aynî, XVII,193; Zürkânî (1996 n.), II,525-526.
[149] İbn Sa’d; II,61; Belâzürî, Ensâb, I,419.
[150] Vâkıdî, I,396.
[151] A. Aydınlı, “Ebû Zer el-Gıfârî”, DİA, X,267.
[152] el-Mes’ûdî, et-Tenbîh, s. 248.
[153] İbn Hişâm, III,213-214,219; Taberî, III,155; Beyhakî, III,369-370.
[154] Bkz. Ebû Ubeyd Abdullah b. Abdilazîz el-Bekrî el-Endelüsî (v. 487/1094) Mu’cemü Mâ İsta’cem Min Esmâ’i’l-Bilâd Ve’l-Mevâzi’, IV,1303; İbn Hacer, Fethü’l-Bârî, VII,418.
[155] Vâkıdî, I,396; İbn Hişâm, III,214,219.

[156] Korku/tehlike zamanında farz namazların cemâatle kılınış şekilleri hakkında daha fazla bilgi için bkz. Süheylî, VI,176-177; Şâmî, VIII, 244-251. Yine korku namazının teşrî’ tarihi ve kılınış şekli ile ilgili ayrıntılı bir tartışma için bkz. Tecrîd Tercemesi, III,120-138.
[157] el-Bakara 2/238.
[158] el-Bakara 2/239.
[159] Âyette geçen “orta namaz”dan maksat, ikindi namazıdır. Resûlullah (a.s.) Hendek Savaşı’nda şöyle buyurmuştur: “Allah düşmanların üzerine (diriler iken) evlerine ve (ölüler iken) kabirlerine ateş doldursun! Nitekim onlar bizleri orta namazından alıkoydular, nihâyet güneş battı!” Orta namazın, hangi vakit olduğu hususunda farklı rivâyetler de vardır.
[160] el-Bakara 2/238.
[161] el-Bakara 2/239.
[162] “Bir adam geldi: Ey Allah Resûlü! İslâm’da Allah katında en sevimli şey hangisidir? diye sordu. Resûlullah (a.s.): Vaktinde kılınan namazdır. Namazı terk edenin dini yoktur. Namaz dinin direğidir, dedi”: [ جاء رجل فقال يا رسول الله أي شيء أحب عند الله في الإسلام قال : الصلاة لوقتها و من ترك الصلاة فلا دين له و الصلاة عماد الدين ]. Ebû Bekir Ahmed b. Hüseyin b. Ali el-Beyhakî (384-458/994-1066), Şuâbü’l-Îmân, II,265,hadîs no: 1712 (eş-Şâmile).

[163] Şâmî, VIII,242-243.
[164] Şâmî, VIII,252.
[165] Tecrîd Tercemesi, III,131.
[166] Daha fazla bilgi için bkz. Beyhakî, III,365 (beş numaralı dipnot).
[167] Aralarında İmâm Şafiî’nin de bulunduğu bir grup ulemâya göre: “Namazı vaktinden sonraya ertelemek Hendek Savaşı’nda meydana gelmiştir. Bu hüküm, korku namazının meşru kılınması ile daha sonra neshedilmiştir. Zira korku namazı, Hendek Gazvesi’nde meşru kılınmamıştı. Bu yüzden Müslümanlar, o gün ikindi namazını güneşin batışından sonraya ertelemiştir.” İbn Kesîr, bu görüşün müşkül olduğunu belirtmiştir. Zira İbn İshâk, Zâtürrikâ ve Benî Lihyân gazvelerinin Hendek Gazvesi’nden önce olduğunu zikretmiştir. Bkz. es-Sîre, III,212; Tecrîd Tercemesi, II,536.

[168] İbn Kesîr, III,213. Vâkıdî’nin Abdullah b. Mesûd’dan naklettiği benzer bir rivâyet için bkz. el-Megâzî,II,473.

admin

Comments are closed.