Hz. Muhammedin kızı Ümmü Gülsümün vefat etmesi

aişenin doğumuHicretin 9. yılında.[278]

Peygamber Efendimiz’in (a.s.) kızı, Hz. Osman’ın (r.a.) hanımı Ümmü Külsûm’ü (r.anha) cenazesini, Resûlullah’ın (a.s.) halası Safiyye bint Abdülmuttalib (r.anha), Esmâ bint Ümeys (r. anha: v. 40), Ümmü Atıyye Nüseybe (r.anha), Leylâ bint Kânif es-Sekafiyye (r.anha) ve ensardan bazı kadınlar yıkayıp kefenledi.

Hz. Peygamber (a.s.), cenaze namazını kıldırdı. Cenaze, Hz. Ali (r.a.), Fadl b. Abbâs (r.a.) ve

Üsâme b. Zeyd’in (r.a.) iştirakiyle Ebû Talha’nın (r.a.) kazdığı kabre defnedildi.

Ümmü Atıyye Nüseybe bint el-Hâris el-Ensâriyye (v. 70/689-90 [?])

[279]–Kibâr-ı sahabe’den- Ümmü Atıyye (r.anha), hadîs râvilerinden Dubâa bint Hâris’in kardeşidir. Medineli ilk Müslümanlardan olup hicretten hemen sonra Hz. Peygamber’in (a.s.) Medine’de kadınlardan bazı hususlarda söz aldığı, “kadınlar biati” diye bilinen biate katıldı. Biat sırasında Resûl-i Ekrem (a.s.) kadınlara ölülerin arkasından yüksek sesle ağlamamaları gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Ümmü Atıyye (r.anha): “Kendi akrabasından biri vefat ettiğinde bir kadının bu şekilde ağladığını ve dolayısıyla onun iyiliğine karşılık vermesi gerektiğini, biatten sonra bu mümkün olamayacağı için de söz konusu kadından helâllik almak istediğini” dile getirdi. Resûl-i Ekrem (a.s.) ona bir şey söylemedi (veya “Git, izin al” buyurdu). Ümmü Atıyye (r.anha) gidip geldikten sonra Resûlullah’a (a.s.) biat etti.[280] Hz. Peygamber’in (a.s.) sünnetine uyma konusundaki titizliğiyle dikkat çeken Ümmü Atıyye (r.anha) vefa, metanet, dirayet ve güzel ahlâk sahibi bir kadındı. Resûl-i Ekrem (a.s.) ile birlikte yedi gazveye katılarak cephegerisinde hastalara baktı, yaralıları tedavi etti, mücahitlere yemek hazırlayıp su  dağıttı, binek ve eşyaların gözetimini üstlendi.[281]

Ümmü Atıyye’nin (r.anha) Resûlullh’ın (a.s.) ev halkı ile yakın ilişkisi vardı. Hz. Âişe (r.anha) ile sıkça görüşür, ona hediyeler gönderirdi. Hz. Peygamber’in (a.s.) kızları Zeyneb (r.anha) ve Ümmü Külsûm’ün (r.anha) cenaze hizmetlerinde görev aldığı için, teçhiz ve tekfinle ilgili hükümler konusunda onun rivayet ettiği hadisler esas alınmıştır.

Ümmü Ayıyye (r.anha), Resûl-i Ekrem’in (a.s.) vefatından sonra Basra’ya yerleşti; buradaki sahabe ve tâbiîn bu hususla ilgili adap ve ahkâmı ondan öğrendi. “Cenazelerin arkasından yürümekten nehyedilmiştik, fakat bu bize kesin biçimde yasaklanmış değildi” sözüyle[282] yasaklar arasında bir derece farkının bulunduğuna işaret etmesi İslâm Dini’ni iyi yorumlayan fakih sahabelerden olduğunu göstermektedir. Kadınların özel hallerine dair hususlarda da bilgisine başvurulan bir hanımdı. Onun fıkıh bilgisini gösteren bir hadise de Hz. Peygamber’in (a.s.) zekât malı olarak kendisine gönderdiği bir koyunun etini Hz. Âişe’ye (r.anha) hediye etmesidir. Resûlullah (a.s.) sadaka ve zekât malından yemediği halde bu etten yemiş ve kendisine zekât verilen kişinin bunu başkasına hediye edebileceğini göstermiştir.[283] Nitekim bu rivayet “Esbâbın değişmesi, a’yânın değişmesi hükmündedir” veya “Bir şeyde sebeb-i temellükün tebeddülü o şeyin tebeddülü makamına kaimdir” şeklinde ifadesini bulan külli kaideye kaynak olmuştur.

Hicretin 70. (689-690) yılına kadar yaşadığı zikredilen Ümmü Atıyye (r.anha) çok hadis rivayet eden kadın sahâbîlerden olup Enes b. Mâlik, İbn Sîrîn, Hafsa bint Sîrîn, Abdülmelik b. Umeyr, âzatlısı Ümmü Şerâhîl, torunu İsmâil b. Abdurrahman b. Atıyye ve Ali b. Akmer kendisinden hadis rivayetinde bulunmuştur.Ümmü Atıyye’nin (r.anha) Kütüb-i Sitte ile Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’indeki hadislerinin sayısı tekrarlarıyla birlikte 100’ü aşar.[284]


Kasım Şulul,Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı,2014,s.831-832

[278] Belâzürî, Ensâb, II,29; İbn Hazm, Cevâmi’, s. 36; İbn Abdilber, el-İstî’âb, IV,487.
[279] İbn Sa’d, VIII,38; Taberî, III,364; İbn Abdilber, el-İstî’âb, IV,486-488; İbn Hacer, el-İsâbe, IV,489-490; Zürkânî (1996 n.), IV,327-330.
[280] Buhârî, “Tefsîr”, 60/3, “Ahkâm”, 49; Müslim, “Cenâiz”, 33; Nesâî, “Bîat”, 18.

[281] Müslim, “Cihâd”, 142; Dârimî, “Cihâd”, 30; İbn Mâce, “Cihâd”, 35.
[282] Müslim, “Cenâiz”, 34-35; Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 40; İbn Mâce, “Cenâiz”, 50.
[283] Buhârî, “Zekât”, 31, “Hibe”, 7.
[284] Z. Güler, “Ümmü Atıyye”, DİA, XLII,314.

Zehra Nassan

Comments are closed.