Dırar Mescidinin yapılıp yıktırılması

Mescid-i DırarTebûk Seferi dönüşü, Medine’ye girilmeden önce.[213]

Dırâr Mescidi, Kubâ münafıkları tarafından Kubâ Mescidi’nin yanında nifa ve bozgunculuk amacıyla tesis edilmiş bir binadır.
Müslümanlar, hicretin ilk günlerinde Külsûm b. Hidm el-Amrî el-Evsî’ye ait bir harman yerinde- Kubâ Mescidi’ni inşa etmişlerdi.[214] Bir rivâyete göre Kubâ Mescidi’nin yerini, Leyye adında bir kadın, daha önce, ağıl olarak kullanıyordu.Münafıklar:“Leyye’nin eşeğini bağladığı yerde namaz kılmayız” diye propaganda yaparak bir nifak ocağı olan Dırâr Mescidi’ni inşa ettiler. [215]

Tebûk Seferi’ne çıkılacağı sıralarda bir grup münafık: “Ey Allah Resûlü! Kubâ Mescidi’ne gelemeyen hastalar ve ihtiyaç sahiplerine; özellikle yağmurlu ve şiddetli kış gecelerinde namaz kılmak için bir mescit bina ettik, teşrif edip namaz kıldırsanız, hayır ve bereketle dua buyursanız” diye rica ettiler. Resûlullah (a.s.), seferden dönünce isteklerini yerine getireceğine dair söz verdi.

Münafıklar, Tebûk Seferi dönüşünde Medine’ye bir saat mesafede bulunan Zîevân köyüne[216] gelen Resûlullah’ı (a.s.) Dırâr Mescidi’ne tekrar davet edip verdiği sözü hatırlattılar. Resûlullah (a.s.), Dırâr Mescidi’ne gitmeye hazırlanırken şu meâldeki âyetler indi: “(Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescit kuranlar ve:

(Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır.Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever. Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. Yaptıkları bina, (ölüp de) kalbleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”[217]

Bunun üzerine Resûlullah (a.s.), Benî Aclân’ın müttefiki Mâlik b. ed-Duhşüm b. Mâlik es-Sâlimî el-Ensârî ( مالك بن الدخشم ) ile Ma’n b. Adî veya onun kardeşi Âsım b. Adî el-Belevî el-’Aclânî’yi[218] çağırdı ve onlara:

“Haydi, hiç durmadan gidiniz! Şu zalim cemaatin mescidini yıkınız, yakınız!”
( انْطَلِقَا إلَى هَذَا الْمَسْجِدِ الظّالِمِ أَهْلُهُ فَاهْدِمَاهُ وَحَرّقَاهُ ) buyurdu. Bu iki zat, süratle mescidinbulunduğu Benî Sâlim b. Avf yurduna gittiler ve Resûlullah’ın (a.s.) emrini yerine getirdiler.[219] 


Kasım Şulul,Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı,2014,s.816-817,

[213] Vâkıdî, III,1045-1047; İbn Hişâm, IV,173-174; Zürkânî (1996 n.), IV,97.
[214] Semhûdî, I,250.
[215] Şâmî, V,471.
[216] Yakut el-Hamevî, Mu’cemü’l-Büldân, I,188 (eş-Şâmile).

[217] et-Tevbe 9/107-110.
[218] Bkz. İbn Hişâm, IV,174; Vâkıdî, III,1046.
[219] Beyhakî, V,259; Tecrîd Tercemesi, V,283-284; X,422.

Zehra Nassan

Comments are closed.