Zeyd b. Hârise’nin Vadi’l Kurâ/Kurâ Vadisi Seriyyesi için Gönderilmesi

usame ordusuKuzey Arabistan’a yönelik askeri faaliyetlerin en önemli anlamı, İslâm’ın Arap Yarımadası dışına taşma eğilimini ifade etmesidir. Bu eğilimin güçlü tezahürlerinden bir kısmı Zeyd b. Hârise komutasında gerçekleşmiştir. Hisma (Cemâziyelâhir H. 6) ve Mûte (Cemâziyelevvel H. 8) seferleri bunlara örnektir.

Zeyd b. Hârise’nin hicrî 6. senenin Recep ve Ramazan ayları arasında yaptığı seriyyelerin sayısı ve bu seriyyelerin tertip sebepleri megâzî âlimleri arasında tartışma konusu olmuştur. Problem, konu ile ilgili aslî metinlerin tahlil edilmesi ile çözülebilir. Ancak bundan önce Benî Fezâre, reisleri Uyeyne b. Hısn ve Vâdilkurâ Yahûdîleri hakkında kısaca bilgi vermek gerekir:

Benî Fezâre ve Reisleri Uyeyne b. Hısn
Câhiliye devrinin önde gelen bir kabilesi olan –Adnânî Gatafân’dan- Benî Fezâre,[111] Hz. Peygamber (a.s.) devrinde, Necid ve daha çok Vâdilkurâ’da oturuyordu. O dönemde, Vâdilkurâ’nın diğer sakinleri Yahudiler idi. Bu sebeple, Benî Fezâre Medine-Suriye ticaret güzergâhını rahatlıkla tehdit edebilecek stratejik bir mevkide bulunuyorlardı.[112]

Hz. Peygamber (a.s.), Benî Fezâre ile ilk defa Rebiülevvel H. 5’te –Bizans hakimiyet alanı içinde bulunan bir bölgeye düzenlenen ilk gazve- Dûmetülcendel Seferi vesilesiyle Vâdilkurâ’dan geçerken karşılaştı ve Uyeyne b. Hısn el-Fezârî ile karşılıklı saldırmazlık antlaşması yaptı.[113] Benî Fezâre, aynı yıl Hayberli Yahûdîlerle ve Mekkeli müşriklerle anlaşarak reisleri Uyeyne b. Hısn komutasındaki
1000 kişilik birlikle Hendek kuşatmasına katıldı. Uyeyne b. Hısn’ın bir grup Fezâreliyle Medine meralarına saldırması Rebiülâhir H. 6’da Ğâbe (Zûkared) Gazvesi’nin tertibine sebep olmuştur.

Benî Fezâre, hicretin 6. yılında Medine-Suriye ticaret güzergâhını tehdit etmeye başlamış, Müslümanların Hayber kuşatmasında Yahûdîlerin yardımına koşmuşlardır. Uyeyne b. Hısn, Cinâb Seriyyesi’nde (Şevvâl H. 7) Gatafânlılar’a yardım girişiminde yenilmesi üzerine, Uyeyne’nin müttefiki Hâris b. Avf el-Mürrî’nin İslâm’ın süre gelen yükselişine vurgu yapan telkinleri neticesinde Uyeyne,
Müslüman olmaya karar verdi.[114] Uyeyne b. Hısn’ın, Mekke’nin fethinde veya fetihten sonra Müslüman olduğu da nakledilmiştir.[115] Fezâreliler’in reisi Uyeyne b. Hısn, Hz. Peygamber’le (a.s.) anlaşarak Mekke’nin fethine ve Huneyn Gazvesi’ne katılmıştır. Hz. Peygamber (a.s.) Uyeyne’yi İslâm’a kazandırmak için kendisine 100 deve vermiştir.[116] Uyeyne b. Hısn’ı Benî Temîm’e karşı Muharrem H. 9’da bir seriyye ile de görevlendirmiştir.[117] Uyeyne’nin kabilesi Benî Fezâre ise
Tebûk Seferi’nden sonra (Recep H. 9) Medine’ye bir heyet göndererek Müslüman olduklarını bildirmişlerdir.[118]

Benî Fezâre, reisleri Uyeyne b. Hısn ile birlikte, Hz. Ebû Bekir döneminde meydana gelen dinden dönme (ridde) olaylarında da etkin olmuşlardır ve Müslümanlığa aykırı tutumlar sergilemişlerdir. Mesela Ümmü Kirfe’nin dokuz oğlu, peygamberlik iddiasında bulunan Tulayha b. Huveylid’in safında yer almış ve öldürülmüşlerdir. Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) Ridde Hareketleri’ne karşı tavizsiz tavrı
neticesinde, Benî Fezâre -diğer kabileler gibi- itaat altına alınmıştır.[119]

Vâdilkurâ Yahûdîleri
Vâdilkurâlı Yahudiler de Medine ile düşmanca münasebet içinde olmuşlardır. Medine’den sürülen Benî Kaynukâ’ kabilesi, Suriye’ye gitmeden önce bir ay kadar Vâdilkurâ’da konaklamıştır. Hz. Peygamber’in (a.s.), Hendek kuşatmasının ardından Medine’yi kuşatan kabilelerle tek tek ilgilenmeye başlaması üzerine Vâdilkurâ, Teyma, Fedek ve Hayber Yahudileri birleşti; ancak bu birleşme onları, hicrî 7. yılda Müslümanların hâkimiyeti altına girmekten kurtaramadı.

Vâdilkurâ, Medyen ve Ümmü Kirfe Seriyyeleri
Vâkıdî’ye göre, Zeyd b. Hârise’nin hicretin 6. yılında komutanlık yaptığı seriyyeler
şunlardır:

1- Cemûm Seriyyesi → Rebiülâhir,
2- Keşif Amaçlı ‘Îs Seriyyesi → Cemâziyelevvel,
3- Tarif Seriyyesi → Cemâziyelâhir,
4- Hismâ Seriyyesi → Cemâziyelâhir,
5- Vâdilkurâ Seriyyesi → Recep,
6- Ümmü Kirfe Seriyyesi → Ramazan.

İlk dört seriyye konumuzun dışında kaldıkları için onlar üzerinde durmayacağız. Tahlillerimiz beş ve altıncı seriyyeler ile ilgili olacaktır.

Vâkıdî, el-Megâzî’nin girişindeki listede Zeyd b. Hârise’nin Recep H. 6’da Vâdilkurâ’ya düzenlediğini kaydeder, daha fazla bilgi vermez;[120] fakat eserinde kronolojik sırası geldiğinde bu seriyyeden bahsetmemiş görünür.

Vâkıdî’ye göre, hicrî 6. yılın Ramazan ayında düzenlenen Ümmü Kirfe Seriyyesi’nin nedeni, Benî Fezâre’nin Benî Bedr koluna mensup bir grubun, Zeyd b. Hârise’nin yönettiği çok ortaklı ticarî bir kervana -Suriye’ye giderken- saldırıp mallarını gasp etmesidir. Zürkânî, kervanın Suriye’ye giderken gasp edildiğini tasrih eder.[121] Zeyd b. Hârise bu hâdiseden yaralı bir vaziyette kurtulup zorlukla Medine’ye ulaştı. Hz. Peygamber (a.s.) yaraları iyileştikten sonra onu Ramazan H. 6’da Benî Fezâre’den Benî Bedr’in üzerine sevk etti.[122]

Vâkıdî, Zeyd b. Hârise’nin Ümmü Kirfe Seriyyesi’nin düzenlenmesine sebep olan ticaret kervanın, Suriye’ye gönderiliş tarihi konusunda susar. Bu kervanın Ümmü Kirfe Seriyyesi’nden önceki bir tarihte gönderildiği kesindir; fakat bunun ne kadar önce olduğu tahmine dayalıdır. Bazı verilerden hareketle en azından bir iki ay önce olduğu söylenebilir. Zira kervan, Medine’den Suriye’ye giderken Vâdilkurâ’ya ulaştığında en az yedi gün geçmiş olur. Çünkü İbn Sa’d, Medine ile Vâdilkurâ arasında yedi gecelik bir mesafe bulunduğunu kaydeder.[123] Kervan, Vâdilkurâ’da saldırıya uğrayıp eşyaları gasp edilmiş, kervandakiler öldürülmüş, kervanın yöneticisi Zeyd b. Hârise öldü sanılarak terk edilmiştir. Zeyd’in Medine’ye dönüşü, yaralarının iyileşmesi de tabi ki zaman almıştır.

İbn Sa’d, Zeyd’in hicrî 6. yıldaki seriyyelerini kronolojik sıraya koyarken ve bunlara tarih verirken hocası Vâkıdî’yi izler ve kısa bir metinle olaya değinir.[124]

İbn Sa’d’ın, Ümmü Kirfe Seriyyesi başlığı altında verdiği bilgiler de Vâkıdî’nin metninin özeti mahiyetindedir.[125]

Belâzürî, Vâdilkurâ Seriyyesi’nin ismi ve tarihi konusunda Vâkıdî’ye muvafakat eder. Fakat o, seriyyenin Vâdilkurâ’da toplanmış Mezhic ve Kudâa kabilelerine, başka bir görüşe göre ise Mudarî’lere karışmış fakat kabilesi belli olmayan bazı kimselerin üzerine sevk edildiğini ve çatışma olmadan Medine’ye dönüldüğünü söyler.[126] Şâmî, bu bilgilerin İbn İshâk tarafından da rivâyet edildiğini kaydeder.[127]

İbn Seyyidinnâs, Vâdilkurâ Seriyyesi ile Ümmü Kirfe Seriyyesi’ni ayrı ayrı anlatır ve ikisinin tarihini de İbn Sa’d’dan nakleder.[128]

İbn Seyyidinnâs, hicretin 6. yılının Recep ve Ramazan ayları arasında vuku bulan şu üç seriyyeyi Zeyd b. Hârise’ye atfeder:

Vâdilkurâ Seriyyesi

(Recep H. 6):[129] İbn Seyyidinnâs, seriyyenin tarihini kaynak göstermeden verirken; hâdiseye dair iki ayrı kaynağı referans gösterir:

a- İbn ‘Âiz’den naklen, Zeyd’in Vâdilkurâ’ya gönderildiği ve seriyyeden yaralı olarak kurtulduğu belirtilir. İbn ‘Âiz’e göre Zeyd, Benî Fezâre’ye karşı baskın düzenlemeye ahdettiğini söyler. Bunun üzerine Resûlullah, yaraları iyileşince Zeyd’i Benî Fezâre’ye göndermiş ve zafer elde etmiştir.

b- İbn Seyyidinnâs’ın ikinci kaynağı İbn İshâk’ın Yunus b. Bükeyr rivâyeti olup İbn İshâk’ın Bekkâî rivâyeti[130] ile aynıdır ve İbn ‘Âiz’in anlatımının mufassalıdır. İbn İshâk’ın Yunus b. Bükeyr rivâyetinde, Zeyd b. Hârise’nin önce Vâdilkurâ’ya gönderilişi, yaralı olarak kurtuluşu, Benî Fezâre’ye karşı ikinci defa gönderilişi ve muzaffer oluşu, Ümmü Kirfe’yi esir alışı, esirler ve diğer hususlara
dair bilgi verir.[131] İbn İshâk, Ümmü Kirfe’nin kabilesi içindeki konumunu ve etkinliğini de gâyet açık bir şekilde dile getirir.[132] Hatta kaynaklar, Ümmü Kirfe’nın liderliği ve etrafındaki güvenlik çemberinin o zamanlar: “Ümmü Kirfe’den daha korunaklı” şeklindeki bir darb-ı mesele dönüştüğünü söylerler.[133]

Görüldüğü üzere İbn ‘Âiz ve İbn İshâk, Zeyd b. Hârise’nin Vâdilkurâ’ya gönderiliş nedeni hakkında susmuşlardır. Bu gönderilişin sebep olduğu ikinci seriyyeye dair ikisinin söyledikleri, Vâkıdî’nin anlatımı ile aynı çizgide seyretmektedir. Fakat İbn İshâk ile İbn ‘Âiz, Vâdilkurâ Seriyyesi’ne tarih vermezler.


Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı, 2014, ss.611-615

[110] Vâkıdî, I,5; İbn Sa’d, II,89; Belâzürî, Ensâb, I,484.
[111] Fezâre b. Zübyân b. Bagid b. Rays b. Gatafân b. Sa’d b. Kays b. Aylân en-Nâs b. Mudar b. Nizâr b. Ma’d b. Adnân: Bkz. İbnü’d-Deyba’ eş-Şeybânî, Hedâikü’l-Envâr, I,93; M. Hamidullah, el-Vesâik, s. 763.
[112] M. A. Kapar, “Fezâre”, DİA, XII,538.
[113] Bkz. hicretin 5. yılı olaylarından “Uyeyne b. Hısn İle Saldırmazlık Antlaşması”.
[114] Vâkıdî, II,729.
[115] İbn Abdilber, el-İstî’âb, III,167-168; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, IV,354; Zürkânî (1996 n.), IV,29-30.
[116] M. A. Kapar, “Fezâre”, DİA, XII,538.
[117] Vâkıdî, III,979; İbn Sa’d, II,161; Belâzürî, Ensâb, I,490.
[118] İbn Sa’d, I,296; Taberî, III,363; İbnü’l-Cevzî, II,483-484; Zürkânî, IV,52.
[119] Süheylî, VI,197-199; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, IV,353-354; Zürkânî (1996 n.), II,138.
[120] Vâkıdî, I,5.
[121] Zürkânî (1996 n.), III,138.
[122] Vâkıdî, II,564.
[123] İbn Sa’d, II,90.
[124] İbn Sa’d, II,89.
[125] İbn Sa’d, II,90-91.
[126] Belâzürî, I,484.
[127] Şâmî, VI,93.
[128] İbn Seyyidinnâs, II,108,110.
[129] İbn Seyyidinnâs (1992 n.), II,153.
[130] İbn Hişâm, IV,263-266.
[131] İbn Seyyidinnâs (1992 n.), II,153-154.
[132] İbn Hişâm, IV,266; İbn Seyyidinnâs (1992 n.), II,153-154; Zürkânî (1996 n.), III,137-138.
[133] Diyârbekrî, II,12; Halebî,181.

admin

Comments are closed.