Taif Kuşatması/Gazvesi

kingdom-of-heaven-9Şevvâl H. 8.[324]

Arabistan’ın Hicaz bölgesinin sayfiye yeri olan Tâif şehri, Mekke’nin 120 km doğusunda, Sarât silsilesi içinde, 1630 m. yükseltiye sahip bir platoda, bağlar,kaysı ve nar bahçeleri ortasında yer alır. Tâif, Adnânî Hevâzin’in önemli bir kolu olan Sakîf kabilesinin merkezi idi. Kur’ân-ı Kerîm’de “el-karyeteyn” (iki şehir) [325] tabiri Mekke ile Tâif ’i bir arada ifade etmekte ve bu iki şehir arasındaki münasebete işaret etmektedir.[326]

Sakîfliler, Huneyn Gazvesi’nde Hevâzinliler’in safından Müslümanlara karşı savaşmışlardı.[327] İbn İshâk’a göre, Resûlullah (a.s.) Huneyn’den Tâif ’e, Nahle-i Yemeni, Karne ve Leyye’den sayılan Buhretü’r-Riğa güzergâhını izleyerek yol aldı, Buhretü’r-Riğa’da bir müddet konaklayarak burada bir mescit edinip namaz kıldı.İbn İshâk’ın naklettiğine göre, Adnânî Kinâne b. Huzeyme’ye mensup Benî Leys’ten bir adam, şairleriyle ünlü bir kabile olan Adnânî Benî Hüzeyl’den bir adamı öldürdü. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.), Buhretü’r-Riğa denilen yerde kâtile kısas cezasını uyguladı. Bu, İslâm çağında tatbik edilen ilk kısas oldu.Tâif, Müslümanlarca kuşatma altına alındı. Hz. Peygamber (a.s.) şehirdeki kölelerin Müslümanlara sığınmaları halinde özgür olacaklarını ilân etti.[328] Ahmed b. Hanbel, Resûlullah’ın (a.s.) bu uygulamasından, dâr-ı harpten dâr-ı İslâm’a sığınan her kölenin, mutlak ve âmm olan şer’î hüküm gereğince özgür olacağı hükmünü çıkarmıştır.

İbn İshâk, bir grup sahabenin -kale duvarlarına yanaşmak için kullanılanüstü kapalı bir araba şeklinde “debbâbe” denilen tahtadan bir kulenin içine girerek Tâif surlarına yaklaşmaya çalıştıklarını kaydeder.[329] Belâzürî, debbâbe denilen bu aracın Hâlid b. Âs el-Mahzûmî (r.a.) tarafından -Yemen’de eski bir yerleşim merkezi olan- Cüreş’ten getirildiğini, başka bir rivâyete göre ise Selmân-ı Farisî (r.a.) tarafından yapıldığını kaydeder.[330]
İbn Hişâm, mancınığın, İslâm tarihinde ilk olarak, Tâif Kuşatması’nda kullanıldığını kaydeder.[331] Tufey b. Amr ed-Devsî’nin, Devslilerden topladığı 400 kişilik kuvvetle Tâif ’teki İslâm ordusuna katıldı. Onlar da yanlarında getirdikleri mancınık ve debbâbelerle bu savaşa katıldılar.[332] Haram ayların ve hac mevsiminin yaklaşması, İslâm çemberinin gün geçtikçe Tâif etrafında daralmasıyla şehir sakinlerinin kendi istekleriyle İslâm’ı kabul edecekleri düşüncesi sonucunda, –İbn İshâk’ın Bekkâî rivâyetine göre 20 küsur gün süren[333]- Tâif Kuşatması kaldırılarak ganimetlerin toplandığı Ci’râne’ye hareket edildi.[334]

Tâifli Sakîf kabilesi, Arabistan’da İslâm’a karşı direnmekte yalnız kaldıklarını fark edecek, Tâif muhasarasının üzerinden bir yıl geçmeden, Abdüyâlil b. Amr başkanlığında bir heyeti Ramazan H. 9’da[335] Medine’ye göndereceklerdir.


Kasım Şulul,Son Peygamber Hz. Muhammed’in (a.s.) Hayatı,2014,s.753-754

[328] Tâif Kalesi’nden kaçan 23 köleden birisi sahabe Ebû Bekre Nüfey b. Mesrûh es-Sekafî (v. 51/671 [?]). Kaleden aşağıya bekre (veya bekere) denen bir kuyu çıkrığı ile indiği için Hz. Peygamber (a.s.) kendisine “Ebû Bekre” diye iltifat etti ve o günden sonra hep bu künye ile anıldı. Hz. Peygamber’in (a.s.) emriyle İslâm’ı Amr b. Saîd b. Âs’tan öğrendi. Kız kardeşi Ezde’nin kocası olan Ashâb-ı Suffe’den Utbe b. Gazvân Hz. Ömer (r.a.) devrinde Basra’ya vali tayin edilince Bahreyn’de bulunan Ebû Bekre’yi yanına aldırdı. Ebû Bekre burada uzun süre kaldığı için Basrî nisbesiyle de anılır. Kırk çocuğu olduğu nakledilen Ebû Bekre, Hz. Peygamber’den (a.s.) 132 hadîs rivayet etmiştir. Bkz. A. Çubukçu, “Ebû Bekre”, DİA, X,114.
[329] İbn Hişâm, IV,126; İbn Kesîr, III, 655,657,658.
[330] Belâzürî, Ensâb, I, 467; A. Önkal, “Cüreş”, DİA, VIII,137.
[331] İbn Hişâm, IV,126.
[332] Z. Güler, “Tufeyl b. Amr”, DİA, XLI,323.
[333] Kuşatmanın süresiyle ilgili diğer rivâyetler için bkz. İbn Hişâm, IV, 125; İbn Seyyidinnâs (1992 n.), II, 270; Zürkānî (1996 n.), IV, 9-10.
[334] Vâkıdî, III, 885-922; İbn Sa‘d, II, 149-157; Belâzürî, Ensâb, I, 463.

[335] İbn Hişâm, IV,144.

Zehra Nassan

Comments are closed.